20 Mart 2015 Cuma







BİTİRME TEZİ

Hanendeler ile tazeleniyor hatıralar
gürleyen gök altında

bunu dinleyen bir kuş ürküyor
kanat çırpıyor telaşla
kanat çırptıkça
geçiyor gönlümden ağır ağır yolcularla
geçiyor gönlümden usul usul mevsimlerle
geçiyor gönlümden apar topar sevinçlerle
ve elimden tutup geçiyoruz
sarp yokuşlardan dağlara doğru

aşıyoruz kendi boyumuzu
ve dünyanın omzuna çıkıyoruz
görmek için bin bir türlü halini kaçan zamanın

sonra bir ara elime bakıyorum
elde var ürkek bir kuş daha  
hatmedilmiş bir yazgısı var insanlığın diyor
avuç içine çizilmiş
gösteriyor bana yukarıdan
apartman aralarına sıkışan çocukları
nefesleri yetmiyor çocukça gülmeye
şehrin o bitkin sevinci beliriyordu yüzlerinde sadece
susayınca bir çeşme başına gidememek
çocuklar için trajik bir hayal meselesidir diyor

ben ise geveleyip durdum
dünyadan,
herkesin çok bilmişliğinden geliyorum dedim
mayın döşenmiş kalbime
hangi yaraya dokunsam kalbim patlayacak gibi
idama çarptırılmış mahkum gibi bakıyoruz dünyaya
derken ayrılık vakti gelip çatıyor
varıyoruz hep baharın gelişini bekleyenler arasına

benim aklımın güzergahında bir kuş sürüsü
uçuyor gençliğimin aşkıyla koynuna gecenin

27 Şubat 2015 Cuma










ALDANMAKTAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR KONUŞMAK

Ben hüzün ahalisinden suskunluk
yüreğimin külünü buzlu yollara serptim
sararmış sayfalara nakış nakış işlenmiş hayat
nezaket ister

Kahve köşelerinde oturup duran adamlar
dünyanın çatısına merdiven dayıyorlar
varılacak nokta gücenmiş yüreklerin matemi
konuşmak ise merhem olmuyor yaralara

Uzatmalarını oynuyoruz insanlığımızın
dakika dakika ayrılığa koşuyoruz
geldik gördük gideceğiz
daha söylenecek çok şey var ama

aldanmaktan başka bir şey değildir konuşmak

23 Şubat 2015 Pazartesi






BİR TEKLİFİM VAR YAKLAŞ BİRAZ


Ağlanacak halimize gülüyoruz. Hep bu şekil kendimizi motive ediyoruz anlamadım ki ben bunun sonu nereye varır. Aslında hiçbir şeyin bir yere varacağı yok ama insan bekliyor şakacıktanda olsa. Şimdi bir insan mesela okula neye sebep gider yahut okula gitmek için neden para verir.  Aman bana ne yahu ne hali varsa ben görmeyeyim. Benim asıl söylemeye çalıştığım şey  "sen şarkı söylediğin zaman mevsimler değişir gibi kımıldardı içim" bundan başka şey değil M. Nurettin Amca . Benim sesim güzel değil ama sana ram oldum yetmez mi ? Zaman biraz şiir biraz gece biraz kar . Bir tren ise sessizliğe doğru çuf çuf hareket ediyor. Bir bavulum olsaydı eğer bir gidecek yer seçebilirdim aslında ama benim bir bavulum yok ve benim aslında gidecek bir yerimde yok. Ben beklemeyi seviyorum galiba onu anladım. Ben tam olarak ne yazıyordum onu unuttum  ipin ucu kaçmış yine bir yazamadım ne yazacaksam neyse bu seferde olmadı başka güze. Sadece bir teklifim var gelin bu kez ağlanacak halimize ağlayalım essahtan.  

E yine ben bir şey demedim bari imdada bir şiir yetişsin bir yazı bekleyenlerin umduğunu bulmadığını şiir teselli etsin.


Bir gün baksam ki gelmişsin.. 
Gülüşünde taze serin bir rüzgar 
Ellerin yine eskisi kadar güzel 
Çiçek açmış dokunduğun bütün kapılar..  Yavuz Bülent BAKİLER 

21 Şubat 2015 Cumartesi










İYİLİK, SAĞLIK

Sazendeler yalnızlığın sandıklara sakladığımız yanını çalıyor
çaput ile sarılmış ağaç dalları hayata küskün
biz ise ezber ediyorduk suskunluğumuzu
unutmayalım diye

arabesk bir hava var caddelerde
yürürken hapishaneden firar eden bir mahkumun telaşı var ayaklarda
şehirler ve insanlar geçimsiz bir birliktelik halindeler
herkes kendi ile küs
herkes kendine uzak

şehirler ise diğer yandan İsrafil'in Sur'una prova yapıyor sanki
öyle harap öyle bitkin
sorsak ki herkese nasılsın diye
ezberlenmiş cevap
iyilik, sağlık 

8 Şubat 2015 Pazar








                                     ŞİMDİ KALKIP DESEM Kİ MEVSİM YAZ

Gecenin bir vakti ismini ifşa etmek istemediğim bir müzik ile selamlıyorum münzevi hayatları,

Zamanın beşiğinde sallanıyoruz perişan bağrımızla, konuşmak marifet değil ki. Yüreği olan çıkıp sussun bakalım. Caddeler benim içimden geçiyor solgun koşturmalarla.
Sıkıldım.
Gitmek makul gibi.
Herkesin çok bilmişliğinden geliyorum eve
Kızlar ve erkeklerin döviz kurları ile akrabalıkları var he hey
Biriktirmeyin arkadaş bir şeyler-içinizde-cebinizde şeytandan gelmedik ademden gelmeyiz kesin bilgi yayalım
Şimdi bu yazı çok saçma geldi bana okuyunca ama olsun şimdi kalkıp desem ki mevsim kış bunu kim önemser.

Bir şiir terbiye etmeli okuyanı derim ee ben bir şey söylemedim bari şair söylesin.

...

Uzun sustum, ey durmadan konuşanlar 
Geçmedi üşümem 
Ben bir aşkın kar yağışından geliyorum... 

Şükrü ERBAŞ

1 Şubat 2015 Pazar








SENİ ANLAMAYACAKLAR Kİ MEHVEŞ


Bölük pörçük bir göğün altında
Telaşsız tasasız
yaşamayı marifet sayan bedenler
Anlamayacaklar seni Mehveş

Paslanmaya yüz tutmuş yürekleri
Gıcırdıyorken duymayacaklar seni
İyiliğinin izdüşümü ancak
gökte belirecek

Mehveş şu gök senin neyin olur bilmem ama
Çatlıyor haksızlık karşısında
senin gibi
Mümeyyizler ise bedenlerine sığınmışlar
Senin elin ise uzandığı yerde kalıyor
Bir tutam yalnızlık katıyorsun
yorgunluğuna Mehveş

Gül deriyorsun ha bire
Gül deriyorsun
hayta bir yaşama
Şu duran gök için
Şu ağlayan çocuk için
Ah şu yorgun ihtiyar için
Raftaki sararmış kitap için
Gül deriyorsun Mehveş
seni anlamayanlar için

Asırları devirir senin şu hüzün yeşerten gözlerin
Allah aşkına
Muhammed aşkına gül deriyorsun Mehveş 
Şu gök neyin olur senin bilmem ama
gül deriyorsun onun için

Zaman geçiyor Mehveş
zaman köstekli saatteki gibi değil
zaman ormana kaçan bir ceylan hızıyla geçiyor

Ah Mehveş seni anlamayacaklar
bölük pörçük bir göğün altında
telaşsız tasasız
yaşamayı sayan bedenler
Mehveş
bir yalnızlık
yalnızlık
bir...
seni anlamayacaklar
Ah Mehveş...

27 Ağustos 2013 Salı

                         

                                                          ŞAKACI YENİLİKÇİLER

Yıl olmuş 2013 hala daha batılı olmak diye bir derdimiz var. Halbuki biz dünyalı bir toplum olup muasır medeniyetleri yaptıkları doğrularca örnek almamız gerekirken, yalnızca batı diye tabir edilen avrupa ülkelerini  sosyal hayatlarında yedikleri , içtikleri , giyindikleri , izledikleri  vb unsurlarla örnek alır duruma gelmişiz. Hal böyle olunca da gözümüz başka bir dünya görmez olmuş. Sözde modern ve avrupalı olmak için  -mış gibi yaşamamız gerekti durdu zamanımızda. Biz şarklılar elimizle yemek yersek kınanabiliriz lakin bunu bir garbın evladı yaptığı vakit modern olmuş olur. Bizlerde onların yediği gibi yersek onların satış yaptığı yerlerde işte o zaman yenilikçi biri olmuş oluyoruz. Daha bunun gibi birçok örnek çoğaltılabilir . Asıl varmak istediğim nokta ise bizlerin kendimizde yabancılaşma yolunda attığımız adımların kendi yaptıklarımız dışında çokta farklı bir şey olmadığıdır , yalnızca isim veya şekil değişikliğinden ibarettir bunlar . Tıpkı İBN-İ HALDUN  un iktisadi hayata bakış açısında J.MAYNARD KEYNES ile aynı şeyi söylediği konuların olduğu gibi. Bizler bu iki bilgiye sahip olalım ama bunu bizden birileri de  biliyor bunun farkında değiliz sanki farklı bir dünyadan yepyeni bir bilgi gelmiş gibi bakınıp duruyoruz çoğu vakit böyle noktalara . Bizler doğrunun peşinde gitmemiz gerekir . Fen Bilimleri, Eğitim Bilimleri gibi daha birçok alan için doğru yöntem hangi coğrafyada ise gidip öğrenmemiz ve geliştirmemiz gerekir . Fakat biz Atilla İLHAN ' ın da dediği gibi yüzümüzü batıya doğru dönmüşüz bakıyoruz sadece , batıya " doğru " bakmamız gerekirken.

Cahit ZARİFOĞLU 'nun ise bizim batıya nasıl baktığımıza dair hikayesi vardır.
Şöyle ki : Birgün bir adam gözündeki çekilmez ağrı için doktor aramaya yollara düşmüştür, yolları önüne katmıştır uzadıkça, gitmiştir gözünün ağrısıyla. Sonunda yolda bulmuştur aradığı doktoru , aman doktor çaresi sendedir tedavi et diye ısrar etmiştir bizim hasta . Doktor ise ısrara dayanamamış yolun kenarında tedaviye başlamıştır. Bunun için gözünü yuvasından çıkarıp o şekilde tedaviyi sürdürmesi gerekmiş. Doktor gözü yuvasından çıkarıp bir taşın üzerine koymuştur ve o sırada oradan geçen bir koyun üzerine basmıştır taşın üzerinde bulunan gözün . Doktor ise bu çaresiz durumunda oradan geçen koyunun gözünü çıkarıp hastanın gözüne takmıştır. Gel zaman git zaman adam gözünde problem olmadan   yaşamış tek sorun haricinde nerede bir yeşillik görse bu adam gidip yanına kurulurmuş. Doktor ise karşılaşınca bu durumla şaşırarak sormuş ne yapıyorsun gözünde bir problem mi var diye ? Adam ise doktora gözünde hiçbir sorun olmadığını yalnızca nerede bir otlak alan görse gözünün oraya meylettiğini belirtmiş . 

İşte bizde bu durumdayız sanki batıya bu şekil bakıyoruz nerede bir batılı görsek gözümüz oraya meylediyor .
 Bizlerin kendimiz olmak dışında herhangi bir kurtuluş yolu yok kanımca . Doğruyu gidip bulalım öğrenelim geliştirelim . Şakacıktan falan bile olsa yenilikçi , modern gibi sıfatları eklemeyelim kendimize  . Münevver insanlar olmak için bilelim ,